Erdoğan’dan asgari ücret açıklaması: İşçimizi bir daha enflasyona karşı ezmeyeceğiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Azerbaycan ziyaretlerinin dönüşünde uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Kıbrıs ziyaretini değerli kılan Erdoğan, “Maruz kaldıkları tüm haksız ve hukuksuz ambargolara rağmen Kıbrıslı Türk kardeşlerimize devlet hizmeti vermek için ortak çabalarımızı değerlendirdik. Attığımız ve atacağımız adımları görüştük. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Doğu Akdeniz’de bir çekim merkezi haline getirme yolunda Türkiye olarak Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerinin korunması, bölgede barış, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Türkiye asrı inşa ederken, Ada’nın ana unsuru olan Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmak önceliğimizdir.Tatar Bey’e bu konudaki kararlılığımızı yineledim. Bundan sonraki süreçleri de yine iş birliği içinde yürütme kararı aldık” dedi.
Lefkoşa’nın ardından Bakü’ye gittiklerini anlatan Erdoğan, “6 Şubat depremlerinden sonra kardeşimin ve Azerbaycan halkının milletimizle gösterdiği dayanışmayı asla unutamayız. Kendi halkımız gibi Azerbaycanlı kardeşlerimiz de seferber oldu ve harekete geçti. depremzedelerimiz için.Seçim sürecinde Azerbaycan halkının manevi desteğini bizzat ben destekledim.Şahit olduk.Tıpkı Ankara ve İstanbul gibi 28 Mayıs gecesi coşku, birebir heyecan ve bire bir yaşandı. Bakü’de bire bir memnuniyet. Seçim zaferimize biz ve milletimiz kadar Azerbaycanlı kardeşlerimiz de sevindi. Gündemimizde yer alan konuları da detaylı bir şekilde görüştük.”
Basın mensuplarının sorduğu sorular ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıtları şöyle oldu:
“(Merve Başkurt – TVNet) Seçimlerin tamamlanması ve kabinenin kurulmasıyla Türk Yüzyılı resmen başlamış oldu. Peki bunun dış politikadaki yansımalarını nasıl göreceğiz? Türkiye’nin yeni dönemde ekseni Batı eksenli mi olacak? yoksa diğer coğrafyaları da etkilemeye devam ederek istikrar siyasetiyle doruğa ulaşacağı bir dönemin kapılarını mı aralayacak?
Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak ettiğimiz bu yılda “Doğu-Batı” ayrımı yapmak elimizde değil. Batıya ne kadar yakınsak, doğuya da o kadar yakınız. Bizim derdimiz, özellikle bu yüzyılda, dünyanın bütün ülkeleri ile aynı anlayışla ortada olmaktır. Tüm dünya ile bugüne kadar sürdürdüğümüz bağlarımızı bundan sonra da rahat ve sade bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Diyalog ve diplomasiyi ön planda tutarak inisiyatif almayı, bölgemizde ve dünyada barış ve istikrarın hakim olması için ne gerekiyorsa yapmayı temenni ediyoruz, etmeye de çalışacağız. Doğal olarak bu temelde milletimizin haklarıyla birlikte tüm insanlığın haklarını, yasalarını ve ortak çıkarlarını savunmak öncelikli sorumluluğumuz olacaktır.
‘PAŞİNYAN’IN DAVETİMİZİ KABUL ETMESİ ÖNEMLİ BİR ADIM OLDU’
(Hasan Öztürk – Ülke TV) Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı açılış töreninize davet ettiniz, o da katıldı. Akşam toplantınız vardı. Az önce Ermenistan-Azerbaycan’ın normalleşmesine vurgu yaptınız. Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve bu barış anlaşması hakkında biraz daha detay verebilir misiniz? Çünkü anladığım kadarıyla bu barış anlaşması Türkiye’nin garantörlüğünde. Ayrıca Ermenistan’da Paşinyan’ı hep “Türk dostumuz Paşinyan” sözleriyle eleştiriyorlar. Peki Zangezur Koridoru’nda hangi aşamadayız? Burayı hem demiryolu hem de yol olarak ne zaman hizmete açacağız?
Tabii özellikle Paşinyan’ın davetimizi kabul etmesi değerli bir adım oldu. Yani bu noktada Paşinyan birçok sorunu aşarak ülkesindeki muhalif anlayışları aşmış ve davetimizi kabul etmiştir. Başbakan Paşinyan ile bu törende ancak yaya olarak görüşebildik. Bu toplantıda, kendisine bu davete icabet ettiği için şükranlarımızı sunduk. Ayrıca Karabağ dahil Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyabilecekleri sözleri de bu anlamda değerliydi. Bunun farkına varmak değerli bir gelişmedir. Ancak az önce bahsettiğiniz gibi Ermenistan’da Paşinyan karşısındaki durum da çok ama çok değerli. Paşinyan şu ana kadar bu konuda geri adım atmamıştır.
Zangezur Koridoru’na gelince; bu Ermenistan ile ilgili bir sorun değil. Zengezur Koridoru, İran’la ilgili bir sorundur. Yani nüfusu ağırlıklı olarak Müslüman olan iki ülke. İran’ın burada böyle bir durumda olması hem Azerbaycan’ı hem de bizi üzüyor. Aslında onları da üzmesi gerekir. Ayrıca burada vagon başı fiyatlar maalesef çok ama çok yüksek. İnşallah kısa sürede bu zulmü atlatacağız. Buna olumlu yaklaşsalardı bugün Türkiye-Azerbaycan-İran hem karayolu hem de demiryolu ile birbirine entegre olur ve muhtemelen “Pekin-Londra hattı” açılırdı.
‘KILIÇDAROĞLU TREN YOLU, YOL YOLU BU İŞLERDEN HABERİM OLMAZ’
(Hasan Öztürk – Ülke TV) Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasında çizdiği koridor Azerbaycan’ı dışarıda tuttu…
Kılıçdaroğlu demir yolu, karayolu gibi işlerden anlamaz. Çin ile bu İpek Yolu’nu kaç yıl önce konuşmuştuk? Biliyorsunuz Çin’in İpek Yolu Projesi var. Ben de o daveti kabul ettim ve halen devam eden bir şey. Bunu bir yerden duydum. Muhtemelen bunu söylersem buradan biraz oy alacağını düşünmüştür. Neyin geldiği belli.
(Taha Dağlı – Haber Global) Önümüzdeki ay NATO Tepesi var. İsveç’in de Türkiye’nin NATO üyeliğine olumlu yaklaşmasından beklentileri var. Türkiye’nin bu konuda İsveç’ten atmasını istediği somut adımlar vardı. Bu konudaki son durum nedir? Bu adımlar tam olarak nedir?
Bu NATO Tepesi Vilnius’ta yapılacak. Olağanüstü bir durum olmadıkça katılmak isterim. İsveç’in bu beklentileri, bizim bu beklentilere uyacağımız anlamına gelmiyor. Bu beklentileri karşılayabilmemiz için öncelikle İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Dolmabahçe’de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg konuğumdu. Kendisiyle orada da görüştüm. Bizden İsveç’in beklentilerine cevap vermemizi bekliyorsanız, öncelikle İsveç bu terör örgütünün yaptıklarını yok etmelidir. Stoltenberg bize bunları söylerken maalesef o dönem İsveç’te yine teröristler sokaklarda gösteri yapıyordu. Daha sonra İbrahim Bey o sahneleri muhatabına gönderdi. Cumhurbaşkanımız şu anda Stoltenberg ile görüşüyor ama İsveç’te teröristler hala gösteri yapıyor” dedi. Bunu nereden yakalayacağız, bunu Vilnius’ta nasıl tartışacağız: “Tamam, gerçekten bu şeyi düzelttiniz ve bu teröristlere sokaklarda gösteri yapma fırsatı vermediniz. O yüzden iyi niyetle yaklaşalım. Artık bu tablo içerisinde bu işe olumlu yaklaşamayız. Neticede bu bir anayasa meselesi değil, hukuk meselesi de değil. Bu ne yapıyor? Kanun yaptırımı ne işe yarar? Kolluk kuvvetlerinin görevi onları durdurmaktır. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Dereler’de bu teröristlerin inine anayasa ile mi girdik? Madde ile mi girdik? Hayır. Hem bireysel maddelerde hem de anayasalarda kolluk kuvvetlerine tanınan haklar vardır. Bu hakları kullanın. Bu hakları kullanmayacaksınız, bize ‘Gelin İsveç’i NATO’ya alın’ diyeceksiniz. Peki NATO’nun terörle mücadele ayağı nerede? NATO bununla bir kez ilgilenmeli. Bunu hallettikten sonra Vilnius’tayız falan diyip “el bebek gül bebek” diyemeyiz. Yarın (Çarşamba) Kıdemli Danışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, İsveç, Finlandiya, NATO heyeti ile Daimi Müşterek Sistemin dördüncü toplantısını gerçekleştirecek. Onlara şu mesajı önceden verecek; Yani bu Cumhurbaşkanımızın görüşü, kesinlikle Vilnius’ta farklı bir şey beklemeyin.”
(Merve Şebnem Oruç – Diriliş Postası) Yunanistan da Türkiye gibi bir seçim sürecinden geçti ve geçiyor. Miçotakis’in partisi çoğunluğu sağlayamadığı için yeniden seçim kararı alındı. 25 Haziran’da komşuda bir seçim daha var. Miçotakis, seçilirse sizinle NATO’da görüşmek için fırsat kollayacağını söyledi. Yeni dönemde Yunanistan ile ilişkileri nasıl öngörüyorsunuz?
Seçimimizin ardından Miçotakis arayıp tebrik etti. Böyle bir süreçti. Bu nedenle, şu anda Vilnius’ta böyle bir şey olursa görüşmekten çekinmeyiz. Biz iki komşu ülkeyiz. Zaman zaman ileri geri açıklamalar yapılmadığı sürece, düşmanlıkları artırmak yerine azaltmanın peşindeyiz. Onun için orada da onlardan bahsediyoruz. Burada doğal bir şey var. Söyleyeceklerimiz özeldir. Bu da ne? “Bay. Sayın Başbakan, bu silahlanmayı artık durdurun. Peki bu silahlanma ile nereye gidiyorsunuz? Amerika size sürekli bir sürü silah veriyor. Bedava verildiği için mi alıyorsunuz, yoksa para pul istemediği için mi böyle alıyorsunuz?” Muhtemelen onlardan bahsedeceğiz. Burası Türkiye, burası Erdoğan.
(Sevil Nuriyeva – Star) Türk dünyası fikri ne kadar eski olursa olsun aslında sizlerle sonuç vermeye başlamıştır. Tüm adımlarınız ve hareketleriniz tüm coğrafyadaki insanlardan harika bir karşılık alıyor. Bunun kendi ülkemdeki bürokratlara, siyasetçilere ve STK’lara yansımasını da izliyorum. Türk Dünyasının bu Birliği Türkiye Yüzyılında Avrupa Birliği’ne model olabilir mi? Avrupa Birliği’ne örnek olacak, kendine özgü kriterleri olan bir söylem konusu olabilir mi? Ayrıca her konuda örneksiniz özellikle Türkistan coğrafyasında önerileriniz demokrasi ve özgürlüklerle ilgili söz konusu olabilir mi?
Şu anda özellikle Türk Devletleri Teşkilatı’nın bu noktasında atılan bir adım var. Bunu iyileştirmek ve güçlendirmek için bazı adımlar atmak mümkündür. Önümüzde Kazakistan Türkistan’ında bir tepe olacak. Olağanüstü bir durum olmadıkça bu başkanlar zirvesine katılmak isterim. Dün Tokayev bana yine hatırlattı. Olağanüstü bir durum olmazsa geleceğim dedim. Bugün kardeşim İlham Aliyev ile de görüştük. Onların da bir programı var. O programın tarihini değiştirirsem orada birlikte oluruz dedi. Yani Türkiye cumhuriyetlerinde bir merkeze gelecek olursak bu veya buna benzer konuları tartışmak yerinde olur. Bunları ele almanın kesinlikle yararları vardır. Çünkü Türk Devletleri Teşkilatı’nın adımını Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda attık. Bunu geliştirmemiz gerekiyor. Bu adımı atıp oraya bir virgül koyarsak olmaz. Ne yaparsan yap, buna bir son vermelisin ve sonra onu işlemek zorundasın. Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki prestijli gelişmeler bizi çok daha hızlı güçlendirecektir. Türk Devletleri Teşkilatının da bu güce ihtiyacı vardır.
(Alican Değer – TV 100) Kıbrıs’ta yeni bir sohbet söz konusu olabilir mi? Özellikle Rumlardan veya diğer çevrelerden bu yönde bir talep var mı?
Rum kesimindeki mevcut yönetim, sahip olduğu prestij ile önceki yönetimlere göre daha barışçıl bir atmosfer içerisindedir. Bu barış ortamını sürdürürlerse ve başta Avrupa Birliği olmak üzere bazı provokasyonlara kapılmadan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen eşitlik haklarının korunmasına “evet” derlerse, biz de “neden olmasın” diyeceğiz. Ancak Kuzey Kıbrıs, egemen eşitlik haklarını tanımalı, tanımazlarsa bu olmaz. Her zaman söylerim, bu işin ilk başkanı İsviçreli Bürgenstock’tur. O dönemde Yunanistan başbakanlarıyla görüşmemiz vardı, ben başbakanım ve o dönemde bizimle görüştüler. Ama ne yazık ki Kuzey Kıbrıs’tan yana olmadılar ve hızla Güney’i Avrupa Birliği’ne dahil edip Kuzey Kıbrıs’ı dışladılar. O günden beri bu böyle, Avrupa Birliği dürüst değil. 50 yıl geçti, hala bu Avrupa Birliği aynı noktada, hiçbir şey değişmedi. Bunları masaya yatıracağız. Bunu da gözden geçirmemiz gerekiyor.
“HAZİNE VE MALİYE BAKANIMIZIN MERKEZ BANKASI İLE ATACAĞI ADIMLARI KABUL EDERİZ”
(Nermin Yurteri – NTV) Seçim zaferinizle, büyük ölçüde yenilenen meclis kümelenmesi ve özgün bir kabine ile ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ olarak tanımladığınız yeni bir yolculuğa çıktınız. Diğer dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de ekonomi ve dış politika başta olmak üzere atacağınız adımlar merakla bekleniyor. Ekonominin başına Şimşek Bey’i getirerek değerli bir adım attınız. Bu yeni dönemde ekonomi politikalarında öncelikler neler olacak? Taban fiyatla ilgili bir beklenti var, bununla ilgili toplantılar yapılıyor, kafanızda net bir rakam var mı? Bir de en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak dediniz temmuzun prestijiyle bu olur mu? Yeni ekonomi yönetimi dönemine ilişkin bazı raporlar ve detaylar verebilir misiniz?
Her devirde olduğu gibi bu devirde de elbette iktisat her zamanki güçlenme beklentisini tekrar tekrar sürdürüyor. Yani burada ekonomiyi bir kenara bırakalım diyemezsiniz. Her ülkenin ilk işi ekonomidir. Ve bundan sonraki adımda da Hazine ve Maliye Bakanımızın mevcut görevi başta olmak üzere, Merkez Bankası’ndaki değişim ve BDDK’da attığımız adım başta olmak üzere tüm bunlar, konuyla ilgili Bakanlarımızla birlikte. Ticaret Bakanı’ndan Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na, savunma sanayisine kadar ekonominin her alanında. bu iş hakkında Doğal ulaşım değerlidir. Gıda, tarım, hayvancılık en değerli basamaklardan biridir. Çünkü bizi onun üzerinden vurmaya çalışıyorlar. Alt yapı ve üst yapıdaki tüm çalışmalarımızı bunlara prim ödemeden sürdüreceğiz. Bu konularda da konvansiyonel finans sektörümüzü güçlendirmeye çalışacağız. Finans sektöründe kaynak aramaya devam ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Bankalarla sıkıntımız yok. Bankacılık bölümümüz esasen güçlü. Ama sorun şu ki, mali yönetimi güçlendirelim, mali yönetimi güçlendirerek enflasyondaki düşüşü bir kez daha azaltalım…
Tabii bazı arkadaşların “Cumhurbaşkanı faiz politikasında ciddi değişiklik yapacak mı” yanılgısına düşmemesi gerekiyor. Ben burada aynıyım. Ancak Hazine ve Maliye Bakanımızın şu anki bakış açısıyla normalde burada atacağı adımları Merkez Bankası ile birlikte hızlı ve kolay bir şekilde atacağını kabul ettik, ‘hayırlı olsun’ dedik ve bu formda enflasyonu tek haneye indirme kararlılığımızı da ilan ettik. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Biliyorsunuz benim Başbakanlık dönemimde (enflasyonu) tek haneye indirdiğimizde faiz 4,6, enflasyon 6,2 idi. O zamanlar bu sıradan işleri yine birlikte yapardık, şimdi de Sayın Bakanımıza bunları aynen şekil olarak anlattık, birlikte yapalım. O zamanlar “düşük faiz, düşük enflasyon” teorisiyle çalışıyorduk. Şimdi de aynı anlayışla çalışıyorum, birebir görüşteyim ve bu durumda bunu başarabileceğimize inanıyorum.
Asgari fiyat konusuna gelince… Asgari fiyat noktasında çalışanlarımızı tekrar enflasyona zorlamayacağız. Minimum fiyat için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Personelimiz bu noktada rahat ve huzurlu olsun. Şu anda üzerinde çalışıyoruz, inşallah en kısa zamanda bir karar vereceğiz. Temmuz ayında yapılacak müzakerelerde memur maaşlarına ilişkin adım da atılacak.
“MERKEZ BANKASI’NDA KADIN MÜDÜRÜMÜZ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜK”
(Ahmet Hakan – Hürriyet) Merkez Bankası Başkanlığı’na Hafize Gaye Erkan atandı. Bu senin keşfin mi? Türkiye’de değerli bir kurumun başına genç bir kadının getirilmesi açısından bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Merkez Bankası için tecrübe eksikliği olabilir mi? Sayın Mehmet Şimşek de kararınıza katılıyor mu?
Mehmet Hanım Hafize Hanım’ı tanıyordu ve bana bu teklifi getirdi. Bilirsin, ekip çalışmasına inanırım. Böylece bir göreve geldim; ben ne yapıyorum ekibimle geliyorum; Yani bakan arkadaşlarımı ben seçerim, incelerim ve sadece o değil, farklı isimler varsa onlar üzerinde de çalışırım ve ona göre kabinemi oluştururum. Bu kabineyi kurarken bütün bakan arkadaşlarım önüme kendi bakan yardımcılarını getirdiler, ben o bakan yardımcılarını onlardan aldıktan sonra onlar üzerinde de istihbaratla çalıştım. Nasıldır, nedir, nedir, vs… Ve tam olarak yurt içinde, yurt dışında… Yurt dışında ise, kim o, nedir, orada nasıldır”, bunların hepsini araştırıyoruz. Doğal olarak çok garip saldırılar oluyor. Bir bakıyorsunuz bu saldırılara, aman Allahım ne uyduruyorlar… Artık normalleştik yani iğne deliğinden geçtik, pek yutmuyoruz ama çalışıyoruz, yapıyoruz. Ve bu kardeşimizin başarısını bize ilettiler, dediler. Yani Goldman Sachs’tan tutun da oradaki bankacılık ve finans sektöründeki çalışmalarına kadar bu durumları dile getirdiler. Biz de Merkez Bankası’nda bir kadın yöneticimiz olsun diye düşündük. Bu adımı iyi attık. Doğal olarak kendisine gerekli beklentilerimizi anlattık. Ve bu adımlarla hem Hazine ve Maliye Bakanımız hem de Merkez Bankası Başkanımızın bizi mahcup etmeyeceğini ümit ediyor ve güzel sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.
“KAPTAN NE YAPARSA ZATEN YAPTI”
(Ercan Gürses – TGRT Haber) CHP’de seçim sonrası değişim tartışmaları var. Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel de değişim talebini dile getirdi. Kılıçdaroğlu Bey’in de bir açıklaması var: “Kaptan olarak gemiyi limana getireceğim ama değişiklik taleplerinin de önünü açacağım.” Bu talepleri ve tartışmaları nasıl buluyorsunuz?
Ben o partinin kaptanı değilim, güverte kayıkçısı da değilim. Ben AK Parti kaptanıyım, bana AK Parti’yi sorun. Kılıçdaroğlu’nu da yakalayınca ona sorun. Kaptanın onlarla yaptığı şey, aslında, gemi şu anda yan tarafından kötü bir şekilde düştü. Her şey dışarıda. Kiminle yarışıyor, kiminle ne yapıyor bizi ilgilendirmez. Şimdi seçimi başarıyla tamamladık elhamdülillah. İçlerinde altılı, dokuzlu, onbirli masalar vardır; Aslında ortada masa kalmamıştı, iyice dağılmıştı… Şimdi sorarsanız bu olmayacak. Halkım en hoş kararı verdi. iyi şanslar.
(Ünal Kaya – Bengü Türk) Hem seçim sürecinde hem de balkon konuşmanızda yeni Anayasa sürecini anlattınız. Bu, mevcut Meclis aritmetiğinde nasıl çalışır? İkincisi, bu seçim yenilgisinden sonra muhalefet partileri “parlamenter sistem” konusundaki ısrarlarından vazgeçip, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uygun yeni bir Anayasa’ya takviyeler yapacaklar mıydı?
Masanın etrafındaki insanlara bakıp konuşursak bence konuşmazlar. Peki kümemizin görevi nedir? Onlar gidecekmiş gibi gidip onlarla görüşmektir. Arkadaşlarımıza görevi ben veririm, arkadaşlarımız toplantılarını küme liderleri veya lider yardımcıları ile yapar. “Böyle bir anayasa değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” onlar sorar. Böyle bir anayasa değişikliğine ‘evet’ derlerse biz neden muhalefetle anayasa değişikliğine gitmeyelim? Bunların arasında en değerlisi ailedir. Aile konusunda hassasız. İki, Aile ve Gençlik Bankası çok ama çok değerli. Bu konuyu kendilerine bire bir formda geri getiriyoruz. Olumlu yaklaşırlarsa bununla ilgili adımlar atacağız. Yani bunların bir kısmı anayasa değişikliğini, bir kısmı da yasal düzenlemeyi gerektiriyor. Ve muhalefetin anayasa değişikliği gerektiren konulara ‘evet’ diyip söylemeyeceği sorusuna gelince maalesef o konuda pek iyimser değiliz.” (HABER MERKEZİ)